Ana içeriğe atla

Çürümüş Ruh

Bir yanım mutlu, bir yanım üzgün. Mütemadiyen yitirdiğimiz zamana mı üzülelim, yoksa gün geçtikçe çürüyen -daha doğrusu çürümeye terk edilmiş- içimizdeki ahlak yasamıza mı? Yoksa bazı hususlarda artmış olan tecrübemizle, birtakım "ilerleme"lerimizle mi övünelim?

Şu bir gerçek: Zaman geçtikçe iğrençleşiyoruz. Elde edilen sözüm ona başarılarla gittikçe şişmiş olan devasa ego; pek ehemmiyetli deneyimler edindikçe, ilaveten ilerlemiş yaşın getirdiği yüzeysel yüksek statü münasebetiyle kendisini hak etmediği mertebelere yerleştirme gafletine düşüyor. Gayettabii bunda mertebelerin getirdiği ayrıcalıkların önemi büyük. Kuruluş gayesine ihanet etse de, içindeki vicdan ile taban tabana zıt da olsa; kendini bir şey zanneden ego, sarf ettiği "efor"un bir karşılığı olması gerektiğine, dolayısıyla elde ettiği ayrıcalıklar uğruna küçük tavizlerin pek meşru olduğuna kanaat getiriyor. Ne oldu peki? Korkunç bir seviyede iğrençleşmiş, içeriden çürümeye mahkûm edilmiş yürüyen bir hayvan.

Her fiil bir amaca hizmet eder. Her amelin arkasında yatan bir niyet vardır.
Tözün birincil vasfı; halis niyetli, temiz olmasıdır.
İkincil vasfı ise bunu muhafaza etmesidir.
Geçen yıllara, yaşanılan hadiselere, geçirilen badirelere rağmen; elde edilen başarılara, kazanılan imtiyazlara rağmen...
Her şeye rağmen, pusulandaki "iyi"den ayrılma.

Görsel: 邦乔彦 BANG

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Kendini Kandırma Sanatı

İnsanın yaşayabilmesi ve temel fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için bazı kabullenimlerde bulunması ve birtakım nesnelere, varlıklara dayanması gerekir. Neden başka bir varlığa bağlanma, yaslanma; tutunacak bir dala sahip olma ihtiyacı?  Pek basit: Temel gaye olan mutluluğa ulaşma. Lakin ona ulaşmanın kendisi başlı başına meşakkatlidir, keşmekeştir. Zorluklar ve güçlükler, bitmeyen arayışla birlikte; sayısız dönemeç, patika ve yol tek bir istikamette birleşir:  Mutluluğa ulaştıracak olan vasıta, tutunulacak dal, bağlanılacak varlık.  Beatrice'dir bu, leanan sídhe'dir; hayat saadetini bahşeder, beraberinde hayatı da götürür. Zira saadetin temelleri maneviyatta atılmıştır, insan da ancak maddiyatla tam anlamda tatmin olabilir, hiçbir şekilde ulaşılamayacak olan maddiyatla. Yine de takdir etmeli, bu büyülü varlığın esas yaratıcısı insandır, görünüşler dünyasında kalmış tezahür sadece kıvılcımı atmış, yangına çevirense tahayyüller, mülâhazalar ve cılız

Namütenahi

O anı beklemekteyim, o an ki İçinde olduğum anlamsız döngü ve tekdüze birliktelikleri Yıkmaya muktedir Asla gelmeyeceğini bile bile Tahayyül eder durur zihnim Bir kapı açılır derinlerde Üzeri örtülü nice umutlar fışkırır Seni de çıkartır beraberinde Kıyıya vurmuş bir bebek masumiyeti Gözlerinde Sonra sular çekilir, o kapılar kapanır Kokuşmuş ve kasveti kahreden bir hava çöker güne Bu kötü döngü Namütenahi Öyle telakki ediyorum Ve yelken açıyorum hiçliğe Soğuk bir rüzgar vurduğunda yüzüme Saçlarımı savurduğunda bir yana Hala hatırlarım o anı Bir güneş doğar içime geceden Bir ışıltı belirir uzaklarda Sen ve o gün hiç gelmeyen Şapşalca yine de beklenen