Ana içeriğe atla

Reng-i Halet


Kireç beyazı umutlar
Ölüm grisi korkular
Ve ruha bağlı bir çift göz
Bir ruh ki göz ve renk ile
Arıyor rengini halinin

Karanlık akustik bir parça
Ruha bağlı bir çift kulak
Her gün tekerrür ederek
Uyuşturuyor  dağınık zihni
Bir zihin ki gökten uzayıp
Yer ile kaynaşıp kâmil olan

Koparın zincirini bu gökten inen
Gıcırdayan narin salıncağın
Saçılsın yeryüzüne pembe düşler
Ezsin başını huysuzun oldukça ağır hisler

Aman duymasınlar bu gümbürtüyü
Tüm bağların kopuşunu hislerin intiharını
Özgürlüğün sevinç çığlıklarını
Ağır bir yük ki ezip yeri
Alev alev kor fışkırtan bir etki
Alıp maviliğini gökyüzünün
Kızıla boyayıp da çiziyor resmini
Kahpe ideolojinin adi öfkenin

İğneden yaprakları ağacın
Süzerek ışığını cüretkar güneşin
Tevazu ile hakim oluyor
Deniz güneşe karşı
Yerini beyaz köpüğe bıraktığında
Azgın kibirli dalgalar

Olanlar oluyor içerde ben olmak üzere dahi değilim
Geçmişin yüküymüş meğer kamburumun sebebi
Düz olmaya bakıyorum tüm yollar kıvrılmış
Geriye ancak adamın halis niyeti kalmış

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Hayvansı İnsan, İnsansı Hayvan

İnsanın esasında bir hayvan olduğu hakikati her fırsatta göze çarpıyor. Medeniyetin teşekkülü, kültür ve sanatın ortaya çıkmasıyla birlikte hayvansı güdülerimiz bir nevi süslenerek, makyaj yapılarak bambaşka bir şeymiş gibi gösterildi. Bunlardan ilki aşktır. Medeniyetten önceki insan için kadın bir cinsellik objesi, kadına duyduğu çekim ise üreme güdüsünden ibaretti. Medeniyetten sonra kadın toplumda hak ettiği yere kısmen kavuştu. Mütefekkir ise diğer birçok güdüde olduğu gibi üremeyi de sildi, bilinçdışına attı, değersiz addetti. Bunun yerini dolduracak olan "aşk", yine de içerisinde üreme güdüsünden kalma çekimi barındırıyordu; buna da sevgili mütefekkir, çok farklı bir şeymiş gibi "cinsellik" adını koydu. İşi daha da ileriye götürdü, "make love" deyimini cinselliğin karşılığı olarak telakki etti.

Sevgisizlik mi nefret?

Sevgisizlik nefret midir? Heyecan duymamak ölüm mü? Yoksa taşlaşmış kalbi midir İnsanın dünyaya baş kaldıran? Bu baş ağrıları havalardan mı? Sancıların haykırışları mı çınlıyor kulağımda? Yoksa sen mi kararttın bu dipsiz evreni? Sen mi kapattın dünyayı birkaç boyut arasına?